Laura E. Richards’ın ölümsüz eseri Kaptan Ocak, geçtiğimiz günlerde Evreka Çocuk Yayınları tarafından yayınlandı. Uğur Çelebi’nin çevirmenliğini Zeyd Karaaslan’ın kapak tasarımını üstlendiği eser ilk defa Türk okuruyla buluştu. 1890 yılında kaleme alınan eser öyle çok sevildi ki bu ilgiye kayıtsız kalamayan Hollywood yapımcıları Kaptan Ocak’ı 1924 ve 1936 yıllarında iki kez sinemaya uyarladı. Tarihin en büyük çocuk yıldızlarından biri olan Shirley Temple’nin başrolünde olduğu 1936 yılında izleyici karşısına çıkan ikinci film ise Amerikan sinemasının unutulmazları arasına girdi.
İçerik, anlatım tekniği, olay örgüsü gibi pek çok alanda dönem edebiyatının özelliklerini taşıyan Kaptan Ocak, duygu aktarımındaki başarısı, karakterlerin metin içerisindeki değişim ve gelişimleri, baba-kız, Tanrı- insan, insan – tabiat ilişkilerini işleyiş biçimiyle sıcacık bir eser. Kaptan Ocak’ı kısaca özetleyelim.
Bir Hint gemisinde ikinci kaptan olan Kaptan Ocak, yaşadıkları bir kaza sonucu on beş sene boyunca ıssız adada yaşamak zorunda kalır. Uzun süren ada esaretinden sonra şehre dönmeyi başarsa da kişiliği değişmiştir. Artık yabancısı olduğu memleketine dönmüştür dönmesine ancak burada kişilerin bakışlarından, sorularından, şehrin gürültüsünden sıkılır. Bir iş ilanı görür. Deniz feneri Adası için deniz feneri bekçisi aranmaktadır. İlana başvurur. Günleri artık Atlantik Okyanusu’nun şiddetli dalgalarıyla mücadele ederek, deniz fenerinin önünden geçen vapurlara, gemilere el sallayarak geçer. Bir gün büyük bir fırtınaya şahit olur. Bu öyle bir fırtınadır ki koca bir seyahat gemisini paramparça etmiştir. Kaptan Ocak tüm fırtınaya rağmen gemiden kurtulanın olup olmadığını görmek ister. En sonunda da amacına ulaşır. Fırtınadan annesinin koynunda, onun sıcaklığıyla hayatta kalmayı başarmış bir kız kurtulmuştur. Kaptan Ocak’ın yaşamı yeni bir anlam kazanır. Bu küçük kızı kendi kızı gibi yetiştirir. Onu Shakespeare eserleri ve Kutsal Kitap okuyarak büyütür. Gemi kazasıyla paramparça olan hayatı yine bir gemi kazasıyla anlam kazanır. Kaptan Ocak, Parlak Yıldız adını verdiği kızıyla Deniz Feneri Adası’nda küçük bir dünya kurar. Ancak günün birinde zeki, hamarat, sinirli ancak bir o kadar da tatlı bir kız olan Yıldız’ı elinden almak isteyenler olur.
Olay akışını tesadüflerin etkilemesi, gemi kazası, ıssız adaya düşme gibi dönem edebiyatında sıklıkla kullanılan imgeleri içeren Kaptan Ocak, sevgiyi, dostluğu, fedakârlığı dar sayılabilecek kişi kadrosuyla başarıyla anlatıyor. Roman karakterleri okurlar için tatlı hatıralarıyla andıkları uzaktaki dostlara dönüşebilecek kadar gerçekçi ve sıcak.
Kız çocuğu masumiyeti, fedakârlığı üzerinden inşa edilmiş pek çok eser dünya çocuk edebiyatı ve sinemasının önemli bir bölümünü oluşturur. Mathilda, Alice Harikalar Diyarında, Heidi, Yeşilin Kızı Anne gibi eserlerin yanında ülkemizde de Ayşegül adıyla yayınlanan altmış kitaplık büyük bir seri olan Martine akla gelen örnekler. İlgili eserler yayınlandıkları dönemin yaşantısı, bulundukları toplumun normları ve pedagojik anlayışı üzerinden yorumlansa da özünde taşıdığı evrensel değerler sayesinde günümüz okuru için de vazgeçilmez kitaplar arasında yerini almış.
İlk ve ortaokul çağında okuduğumuz eserleri düşünelim. Hayat boyu bizimle arkadaş olan, dert ortaklığımızı yapmış, tavsiyelerine uyduğumuz onlarca karakteri hatırlayalım. Kaptan Ocak, erken yaşta tanışılması ve bir ömür akılda tutulması gereken bir eser.
Comments